Paniğe Karşı Yatırım Kuralları
1) Varlık dağılımı: Buna riski dağıtmak veya yumurtaları farklı sepetlere koymak da diyebiliriz. Finansal okuryazarlık testlerinin yatırımla ilgili en temel sorusudur. Bunun Türkiye’de en basit uygulaması olarak paranızı hisse (fonlar), döviz (Dolar/Euro mevduat veya altın), faiz (mevduat) arasında bölebilirsiniz.
2) Yeniden ayarlama: Sert piyasa hareketlerinde portföyünüzde ağırlıklar da değişir. Örneğin hisse senedi ağırlığı %40 iken, borsa %25 düşerse, bu ağırlık %30 civarına düşecektir. (Portföyün kalan kısmında bir değişiklik yok diye varsayıyoruz.) Bu durumda hisse senetleri iyice ucuzladığı için, mevduat ve döviz kısmından bozdurup hisseye %10 civarı ekleyerek ağırlıkları yeniden ayarlamanız uzun vadede değer katacaktır. Tersi durumda hisse senetleri çok yükselip de portföyünüzdeki ağırlığı örneğin %50’ye çıkarsa, %10 hisse satmanız gerekir.
3) Panik yapmamak: Hepimiz piyasa çökerken paniğe, yükselirken de hırsa kapılıp normalde hiç hesapta olmayan yanlış kararlar alabiliyoruz. Karar almada gösterilen zaaflar davranışsal finans kapsamına giriyor.
Bu konuda Duke Üniversitesi’nden Prof. Dan Ariely’nin araştırma merkezinde uygulamalı derslere katıldık. Ülkemizde Finansal Okuryazarlık Derneği (FODER) bünyesinde eğitim veriyoruz. Bu tür zaaflara karşı üç davranışsal tedbir önerebiliriz:
- a) Yatırım portföyünü her zaman orta ve uzun vadeli yapmak.
- b) Basiretli dağılım yaptıktan sonra portföyün (parça parça değil) tamamının performansını takip etmek.
- c) Portföye ve piyasalara çok sık bakmamak. Uzun vadeli bir portföye (emeklilik fonu) ayda bir kez, orta vadeli bir portföye (yatırım fonu) ise haftada bir kez bakmak yeterli olmalıdır.
Mehmet Gerz
FODER – Yönetim Kurulu Üyesi
Ata Portföy Yönetimi – Genel Müdür / CIO